Karanlığın Ruhu Bölüm 6 - İçimdeki Arkadaş
Babası sessizce kıkırdardı.
"İyi seçim, velet."
Teyat babasını tanıyordu ve eğer yapacağını söylüyorsa, yapardı.
Kız kardeşinin insan cesedi yiyen köpeklerin midesinde son bulmasına izin vermezdi.
En azından uzun süreli acı yerine acısız bir ölüm, canından çok sevdiği kız kardeşi için en makul ölümdü.
Babası Teyat'a seslendi.
"Peşinden silahı atacağım ama sakın arkana dönme. Eğer aptalca bir şey yapmaya kalkarsan seni öldürür, kız kardeşini de hayvanlarıma yediririm."
Teyat'ın şu anda tek istediği her şeyin sadece bir rüya olmasıydı.
Kim sevdiklerinin acı dolu ölümüne tanık olmak ister ki?
Babası silahı Teyat'ın arkasına fırlattı. Silah Teyat'ın bacaklarının arasından geçip tam önüne düştü.
Kız kardeşi panik içinde bağırıyordu, ölmek istiyordu ama ölmek istemiyordu çünkü acılı bir ölüm yerine acısız bir ölümü tercih ederdi ama hiç ölmemeyi tercih ederdi.
Teyat şaşkın ve korkmuş gözlerle önünde, yerde duran silaha baktı.
Omzunda hâlâ bıçak saplıydı ve kanıyordu ama bunu hissetmiyordu – birazdan olacakların yanında bu hiçbir şeydi.
Bir anda babası bağırdı.
"Tamam sıkıcı, şimdi velet eğer silahı almazsan beşten geriye sayıyorum ve… lanet olsun, tekrar etmeyeceğim lanet silahı al ve ateş et!"
"5, 4, 3.."
Teyat'ın gözleri şoktan travmatik bir şekilde faltaşı gibi açılmıştı. Kız kardeşi daha da çok ağlıyor ve boğuk çığlıklar atıyordu.
Teyat'ın başka çaresi yoktu, başka seçeneği yoktu.
Kader kendisine seçenek vermemişti.
Teyat silahı aldı ve geriye doğru üç adım attı.
Babası bağırdı.
"Kımıldama, velet!"
Teyat bir adım daha attı ve durdu.
Teyat gözlerini kapadı ve kaderinin onu vurmadan önce kurtarmasını diledi…
Belki de kader ikisini de bu lanet yerden sapasağlam çıkaracaktı.
"Seni lanet velet, sıkıldım, üçten geriye sayıyorum, sıkmazsan ben sana sıkarım."
Teyat, silahı korku dolu sulu gözlerle kendisine bakan kız kardeşinin kafasını hedef aldı.
Teyat'ın yüzünden daha fazla gözyaşı aktı.
Hâlâ kaderinden bir şans bekliyordu.
"3.."
Teyat gözlerini sıkıca kapattı ve elini silahın kabzasına koydu.
"2"
Teyat içinden kız kardeşinden özür diliyordu.
"1"
"Tak"
Teyat kız kardeşini tam başından vurdu.
Kız kardeşi kanlar içinde yere yığıldı.
Birlikte mutlu olduğu, her gün acı çektiği, canından çok sevdiği kız kardeşini sırf acısız ölsün diye kendi elleriyle vurmuştu, vurmak zorundaydı çünkü başka çaresi yoktu, kader ona bir şans vermemişti.
Kader ve Tanrı Teyat'ı unutmuştu.
Teyat travmatik gözlerle yerde kanlar içinde yatan kız kardeşine baktı.
Kız kardeşi, gözlerinden yaşlar akarken acı verici yüz ifadesi ile kardeşi tarafından vurulmuştu.
O anda babası Teyat'ın kız kardeşini silahla vurduğunu görünce psikopatça bir çığlık attı ve güldü.
"Hahaha! Sen artık bir canavarsın, seni piç! Ben-benim canavarım! sınavı geçtin!!"
Kahkahalarla kekelemeye başladı.
O anda Teyat'ın zihninden bir ses belirdi.
•
"Bir aptal, kendi ailesinin ölümünü izleyen ve bu konuda hiçbir şey yapamayan güçsüz bir aptal."
Teyat zihninde kimin olduğunu umursamıyordu, hâlâ işin şokundaydı.
Lakin konuşmayacak kadar değil.
"Kapa çeneni."
'Gerçekler acıtır, Karanlığın ruhu, sen şimdi o canavarın bir canavarısın, mutlu musun? Hepsi senin suçun, güçlü olsaydın kardeşini öldürmezdin, annenin gözünün önünde parçalanmasına engel olurdun, zayıf canavar… ne aşağılık bir canavar'
"Kapa çeneni."
Teyat'ın yüz ifadesi hâlâ aynıydı. Babası yüksek sesle psikopatça gülmeye devam ediyordu.
'Ama sen istiyorsun… tüm türünü katledecek gücü istiyorsun, canavarları katleden canavar olmak istiyorsun… evet biliyorum ve sana bu gücü sadece ben verebilirim…'
"Kapa çeneni.
Teyat geriye doğru bir adım daha attı.
'Gerçeklerden kaçamazsın, sendeki potansiyeli görüyorum, sadece beni benimse.'
O sırada Teyat bir kez daha geriye doğru adım attı.
'Ben senim, ben senin ruhunun arkadaşıyım Teyat, gücümü istediğin gibi kullanabilirsin, gücümle canavarları yok edebilirsin, senden tek istediğim sadece öldürmen.'
ve Teyat son adımını attı…
Teyat geriye doğru bir adım atar atmaz, içindeki ve dışındaki canavarlara korkunç bir çığlık atarak bağırdı.
"Hepiniz kapayın çenenizi!"