Bilinmezin İçinde Bölüm 32 - Çıkmaz

Arkamızdan gelen anlamsız çığlıklar ile köyün derinlerine doğru koşmaya devam ettik. Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde tek görebildiğim fenerlerin aydınlattığı sokaklardı. Daha ilerisi ise karanlıktı. Bu köyün çevresi nasıldı, ne taraf kaçmaya uygundu bilmiyordum.

Önden gelen ‘PAT’ sesiyle beraber bir anda o tarafa döndüm ve bir evin çarpılan kapısından dışarıya fırlayan birkaç Yozlaşmış İnsan olduğunu gördüm.

Onlar.. Firdevs ile Zülfikar’a doğru koşuyordu!

O sırada benim yan tarafımdan bir atlama sesi geldi ve baktığımda yanımdaki evin penceresinden birinin düştüğünü gördüm! Yaratık iki saniye kadar yerde debelendikten sonra bana doğru koşmaya başladı!

Neyse ki çok hızlı değillerdi. Savsak şekilde koşuyorlardı.

“AAAAH!” diye bağıran Firdevs’in sesini duydum.

Tekrar o tarafa dönmem ile bir yaratığın Zülfikar’ı arkasından yakaladığını gördüm! Neyse ki çanta ona ulaşmasını engelliyordu.

O sırada bir diğeri Firdevs’e doğru koşuyordu! Aralarında çok fazla mesafe yoktu!

“HAYIR!!”

Onlara müdahele edemeyeceğim kadar uzaktalardı!

O sırada yan taraftan atlayan Yozlaşmış İnsan da yanıma vardı!

Üzerime atladı!

‘Engelleme Hakkı!’

[Bir engelleme hakkınızı harcadınız! Kalan: 24]

Yaratık koluma yapıştı ama engelleme hakkım sayesinde herhangi bir geri tepmeye uğramadım.

Elimi kaldırdım ve tüm gücümle suratına tokadı geçirdim!

Yaratık bir ‘ŞAP’ sesinin ardından yere çakıldı!

Hiç duraksamadım ve eğilip tam boynuna tekrar tokadı geçirdim!

Boynu içine göçtü! Eğer o bir insan olsaydı şu an nefes alamaz hale gelir, hatta boynundaki sinirler nedeniyle felç olurdu. Ancak bu yaratık için bir anlamı yoktu. Boynu kırılsa bile tekrar kalkan bir varlık için normal insansı kurallar önem arz etmiyor.

Ancak benim amacım da bu değildi zaten!

Elimi tekrar kaldırdım ve tüm gücümle boynuna bir tokat daha geçirdim!

En sonunda yaratığın kafası vücudundan ayrıldı!

Dengemi tam anlamıyla kullanmak için sırtımdaki çantayı yere attım.

Ardından yaratığın kafasını aldım. Kor gözleri öfkeyle doluydu ve kan ile dolu ağzını serbestçe hareket ettiriyordu.

‘Yani gerçekten bu bile öldürmedi onu.’

Ona aldırış etmedim. Bakışlarımı Firdevs’e doğru koşan Yozlaşmış İnsan’a çevirdim.

‘Ya hep ya hiç!’

Koşa koşa iki adım attım ve yaratığın kafasını havaya bırakıp tekmeyi geçirdim!

Yaratığın kafası bir top gibi uçtu! Rüzgarı yararak ilerledi ve Firdevs ile arasında 2 metre kalan yaratığın kafasına çarptı!

Darbenin etkisi ile Yaratık yere yığıldı!

“GOOOL!” diye bağırdım istemsizce.

Ardından duraksamadım ve hızlıca oraya koştum.

Darbeyi alan yaratık sarsılarak ayaklanırken oraya vardım ve bir tekme geçirip tekrar yere yığdım!

Ardından Zülfikar’a döndüm. Çantasını bırakmıştı ve çantayı tutan yaratık yere devrilmişti. Ancak şimdi başka bir tanesi ile boğuşuyordu!

Hemen oraya koştum ve yan taraftan yaratığın suratına tokadı geçirdim! Zamk gibi yere yapıştırdım!

Firdevs de yanıma koşmuştu. Etrafıma baktım.

Az önce Firdevs’in orada tokatladığım yaratık geri kalkıyordu. Yamuk kafası ile sendelese de kendine gelmesi çok sürmez gibiydi. Çantayı tutarken devrilmiş olan da ayağa kalkmaktaydı. Az önce tokatladığımın da gelmesi çok sürmezdi.

Şu an koşsak bile ileride bu evlerden sadece daha fazlası var.

Tek kaçış noktamız olan meydandan ise 100’den fazlası geliyordu.

“Fena boka battık gibi.” dedim endişe ile.

“Şu açıklıktan kaçabiliriz!” dedi Zülfikar az ileride yerleşimin boşluk bıraktığı bir yeri işaret ederken.

Ancak bir an sonra oradan da bi yaratık çıkıp bize doğru koşmaya başladı!

“Buraya geliin!” diye bir bağırış geldi.

Hemen oraya döndüm ve sağ taraftaki evlerden birinin kapısının açıldığını gördüm.

Orada.. bir kız vardı. Karanlıktan tipini çok seçemiyordum ama bize seslendiğine göre insan olduğu kesindi.

Şu anda başka çaremiz yoktu. “Koşun!” dedim ve korkmuş Firdevs’i kucağıma alıp oraya doğru yardırdım!

O sırada 100 kişilik yaratık ordusu da bize ulaşmak üzereydi!

Biz eve doğru koşarken yandan bir yaratık çıktı! O da evin kapısındaki kıza koşuyordu!

Tam onu uyarmak için ağzımı açmıştım ki kız yaratığı fark etti. Sırtına uzandı ve oradan bir şey çekti.. bu bir ok mu?

Kız nereden geldiğini bilmediğim bir yay da çekti ve hızlı bir şekilde nişan alıp gelen yaratığa fırlattı!

‘Tam kafadan!’

Kız karanlık havada tek atışla yaratığı kafasından vurdu! Muhteşem bir nişancı! Neredeyse benim az önceki kafa golüm kadar iyi!!

Yaratık kafasına ok yiyince koştuğu yerde taklalar attı! Sonrasında ise kendine gelmekte zorlandı.

‘Yani beyne darbe bu kadar etkili mi? Ben tokat atınca niye böyle olmadı?’

Sonunda kapıya varıp geçtiğimizde kız kapıyı sertçe kapattı. Sonra “Yardım edin!” dedi ve yandaki bir dolabı itmeye başladı.

Firdevs’i yere bıraktım ve dolabı tutup tek çekişte kapının yanına yığdım!

“Oha!” dedi kız ve ardından duraksamadan içeriye doğru koştu. Neyse ki aydınlatmalar açıktı da önümüzü görebiliyorduk. Buraya geldiğimden beri gördüğüm ilk ev içiydi ama inceleyecek zamanım yoktu. Kız yan taraftaki bir odaya daldı.

Hemen o tarafa doğru koşmaya başladık.

Bu sırada arkamızdaki kapıya ‘GÜM’ diye çarpıldı. Sonra sesler daha da artmaya başladı.

Yaratıklar kapıdaydı!

Odaya girdik. Orada bir yatak vardı ve kız onu itmekteydi. “Kaslı çocuk yardım et!”

‘Ah bana diyor.’

O tarafa koştum ve, “Çekil!” diye bağırdım. O da yatak ile duvar arasında kalan yerden çekildi ve tek harekette itip yatağı ‘GÜM’ sesi ile duvara çarptım.

Kız koşa koşa yanıma geldi ve, “Sen de çekil!” dedi. Onun isteği ile yana hareket ettim. Ben çekilince az önce bastığım yerde olan bir kapağı yukarı kaldırdı. Orada, aşağı doğru giden dar merdivenler vardı. “Girin!”

Burası nereye çıkıyor bilmiyordum ancak şu an düşünecek zaman yoktu.

Önce çekingen duran Firdevs’i içeriye yönelttim. O geçtikten sonra Zülfikar’a baktım ama ilerlemek yerine kıza bakıyordu. “Siz gidin! Centilmen bir adam asla bir hanımefendiyi geride bırakmaz!” kız bu sözler karşısında garipser bir ifade takındı. “Ne hanımefendisi lan?” sonra Zülfikar’ın yüzündeki ciddi ifadeyi görüp. “Of her neyse!” dedi ve kapağı bana bırakırken içeriye daldı. Sonra Zülfikar bana baktı. “Şimdi siz efendim.”

“İyi niyetin için teşekkür ederim ama,” dedim odanın kapısına bakarken. Dışarıdaki gürültünün sesi oradan içeriye yayılıyordu. “Eğer arkamızdan gelirlerse onları engelleyecek güçlü bir sırt gerekecek.”

Zülfikar bu sözlerim karşısında isteksiz bir ifade takınsa da, “Peki efendim. Teşekkür ederim.” dedi ve kapaktan içeri girdi.

O geçtikten sonra ben de hızlıca yatağa doğru gittim ve onu kapağın yakınına çektim. Ardından kapaktan içeri girdim. Ancak kapatmadan önce uzandım ve yatağı tam üzerimizdeki pozisyona çekip aynı anda hem yatağı hem kapağı bıraktım. Bu sayede yaratıklar geldikleri gibi kapağı göremeyeceklerdi. Onlar zombiler gibi akılsızlar mı yoksa anlama yetenekleri var mı bilmiyorum. Ancak bunu riske atamazdım.

Daha sonra ardımı döndüm ve hiçbir ışık kaynağı olmayan dar merdivenlerde aşağı doğru ilerlemeye başladım…

Novel Türk Discord'una Katıl
Bir hata mı var? Şimdi bildir! Novel Türk'e destek ol!
Yorumlar

Yorumlar

Novel Türk Yükleniyor