Karanlığın Ruhu Bölüm 16 - Bay Yakışıklı

Karanlık gökyüzünde bulunan ay, alevlerle yanan yer yüzüne doğru ışıklar saçıp, parlıyordu. Ayın göz alıcı ışığı, kapalı kırmızı kumaşlı adamın narin ve yakışıklı yüzünü belli etti ki bu, Başsız Teyat’ı daha da sinirlendirdi.

‘Tsk! Lanet olsun.’

Saçma olan ve Teyat’ın ön yargılı eylemleri yüzünden olduğundan daha da uzayan çatışmanın sonucu, anlaşma ile bitti.

Etrafına doğru göz gezdirip, ayın muazzam görüntüsüne takıldıktan sonra, hipnozdan kaçıp, aklındaki karmaşık soruları sormak için kızıl kumaşlı adama doğru döndü.

“Özür dilerim, kafam ile ilgili çok sorularım var, ama işin sonucunda artık kendi kafamı kaybettim… Tamam, şu anda ben nerdeyim? Niye burdayım? Cehennemde zebaniler tarafından öldürüp, dirilecekken şuanda bu anlam veremediğim bu alandayım. Sizden anlamdırıcı bir açıklama bekliyorum? ve… ilk öncelikle isminiz nedir? Size bende olmayan olumlu özelliklerle hitap etmek istemiyorum…tsk.”

Cümlenin başlangıcında bulunan duygu samimiyetten, sonuna doğru sinir ve kıskançlığa yer aldı.

O sırada kapalı kırmızı kumaşlı adam, arkasına döndü ve başsız Teyat’a ve kırmızı kumaşlı adamın karanlığın içinde var olduklarını kendi ışığı ile belli eden Ay’ın ışığı, kırmızı kumaşlı adamın dönüp, gideceği yere doğru vurmuyordu.

Kırmızı kumaşlı adam, karanlığa doğru elleri arkasında bağlı bir şekilde, karanlığa doğru bakarak, karanlığa doğru yavaş ve sakın adımlarla yürüdü.

O sırada yavaş adımlarla yürürken konuştu.

“Tabii, ilk öncelikle kendimi tanıtmadığım için özür dilerim.”

Teyat’a doğru arkasını döndü ve bir elini göğsüne doğru koydu. Bir elinide tam açıp, yana doğru uzatarak, kafasını eğdi. Kendisini saygı ile tanıtma pozisyonuna aldı.

“İzninizle. İlk öncelikle benim ismim yok. Aslında yoktu. Lakin biraz önce sizin sayenizde oldu.”

‘Benim sayemde? Ne.’

Kapalı kırmızı kumaşlı adam, şuanda durduğu kendini tanıtma pozisyonunu değiştirdi.ve arkasını döndü. Aynı şekilde ellerini kendi arkasına doğru götürdü ve bağladı. Kendinden emin bir şekilde karanlığa doğru yürümeye devam etti.

Yürürken Başsız Teyat’a doğru yandan bir bakış attı.

“Efendim, isterseniz benle birlikte gelebilir misiniz?”

Teyat, bu soruya karşılık olarak elini olmayan kafasına götürdü. Eli ile kafasını karşımaya kalkışacakken sadece boşluğu kaşıdı.

‘İlla o uçurumdan atlayacaktın demi, seni salak!’

İçten içe sinirli ve kızgın iken dıştan nazik bir sesle soruya cevap verdi.

“Tabii.”

Kapalı kırmızı kumaşlı adam yandan bakış atarak sorduğu sorudan sonra karanlığa, önüne doğru dönerek, elleri arkada bağlı bir şekilde yavaş adımlarla yürüdü. Ardından Teyat, olan biteni anlama arzusu ile hızını ileriye doğru arttırarak, kapalı kırmızı kumaşlı adama doğru hızlı adımlar ile yürüyorken, yerde gözü kapalı bir şekilde duran kendi kafasını gördü. Kendi kafasını da hızla yerden alarak ve bir eli ile göğüsün de tutarak kapalı kırmızı kumaşlı adama doğru ilerledi.

Kırmızı kumaşlı adamın hemen arkasında durarak ikisi de karanlığa doğru yürümeye devam etti. O sırada Başsız Teyat, karanlığa doğru şaşkınlıkla bakarak göz gezdirdi.

“İzninizle. Benim adım ‘Yakışıklı’ ve bu isim, biraz önce sizin sayenizde oluşan isim. Bu ismi bana lütfettiğiniz için teşekkür ederim efendim.”

“Y-yakışıklı..”

‘Keşke şu anda gözükmeyen ama konuşan ağzımda yok olsaydı…’

Ani bir duygu değişimi ile bir elini yumruk şekline alıp, ağzına götürdü ve öbür elinide arkasına attı.

Öksürdü.

“E-evet b-baya iyi bir isim koymuşum. Peki… artık ismini ‘Çirkin’ yaptım. Bay çirkin.”

O sırada karanlığa doğru sakin ve hoş gözlerle bakan Bay Yakışıklı, kafasını Teyat’a doğru çevirdi.

ve bir gülümseme verdi.

“Tamam, istediğiniz gibi lakin dürüst olalım efendim. Ben çirkin miyim?”

Soruya karşılık olarak Teyat, içten büyük bir sinirle istemsizce, Bay Yakışıklı adama doğru başsız bedeni ile baktı.

‘Tsk! Lanet olsun çok yakışıklı. Kıskandım.’

Yine aynı şekilde bir kez daha öksürdü.

“H-her n-neyse, bana burda neler olup bittiğini açıkla.”

“Tamam, ama ilk öncelikle bir soru sordum. Karanlığın Tanrısı’nın sorularına cevapsız kalanların hepsi, öldü…Ben çirkin miyim?”

Bu sefer gözü başsız Teyat’tan, Başsız Teyat’ın göğüsünde, kendisine doğru bakan Teyat’ın kesilmiş başına doğru çevirerek sordu.

Teyat, soruyu bilerek umursamadı. Elinde tuttuğu, çirkin olmayan ama çirkin olan, solgun, uzun saçlı kafasını göğsüne doğru ters çevirdi.

“Bana her şeyi açıkla -”

“Ben çirkin miyim?”

“Yakışıklısın lan!! Npc’ler gibi bu nefret ettiğim kelimeleri tekrarlayıp durma! Açıkla!”

Ani bir çıkış ile sinirle bağırarak, Bay Yakışıklı’ya cevap verdi.

‘Lanet herif! Bilerek yaptı! Tsk!’

Bay Yakışıklı, bir gülümseme vererek karanlığa doğru bakıp, Teyat’la birlikte yürümeye devam etti.

“Teşekkür ederim. İlk öncelikle şuanda bulunduğumuz alan, yani Karanlığın mirasına ait olan bu alan, ’Ay ruhu’ adlı mirasın ruh alanıdır. Sizin Cehennem’de zebaniler tarafından işkence görmeniz lazım iken burada bulunmanızın sebebi, ruhunuzun "Karanlığın mirası’nı" almakla görevlendirilmenizdir. Yani sizin ‘Karanlığın mirası’ denilen, Karanlığın Tanrısı’nın kendi soyunu devam edebilmesi için bıraktığı bu mirası devam ettirmekle görevlendirilmenizdir.”

“Bana ne?”

“Ha?”

Bay Yakışıklı, Teyat’ın umursamazca verdiği cevaba şaşkınlıkla ile cevap verdi.

“Ruhum görevlendirilmiş. Ben değil. Hem bu tip şeylerin sonu iyi çıkmıyor. Romanlardan biliyorum. Beni cehenneme gönderebilir misiniz Bay Ç-Yakışıklı?”

Bay Yakışıklı, Teyat’ın söylediği aptalca cevaptan sonra Teyat’a doğru, yürürken bakıp, gülümsedi.

“Siz çok akıllı bir mirasçısınız ve biraz da ön yargılı.”

“Dalga geçme! Sadece ruh ve bedenin ayrı olduğunu biliyorum ya da bildiğimi sanıyorum. Cehennemin yolu nerde?”

Teyat’ın gözü, konuşmanın içerisinde iken karanlığa dik dik bakarken, cevabının sonunda Bay Yakışıklı’ya döndü ve bir kez daha ölmemeyi diledi.

Çünkü Bay Yakışıklı, kendisine doğru korkunç ve daha da soğuk olan bir bakışla bakıyordu

Novel Türk Discord'una Katıl
Bir hata mı var? Şimdi bildir! Novel Türk'e destek ol!
Yorumlar

Yorumlar