Why Should I Stop Being a Villain Bölüm 189
"Hah, bu çok can sıkıcı," Louis'in sabırsızlığı giderek artıyordu.
Metal kafese sayısız kez vurmuştu ama hâlâ kapana kısılmıştı.
Metal kafesten uzun zaman önce çıkabilirdi ama bunun için en güçlü saldırılarından birini kullanması gerekiyordu. Ancak bunu yapmak, korumak için gönderildiği tesise büyük zarar verecekti.
Bir an düşündü ama cevabını çok geçmeden buldu.
"Şu lanet olası Karıştırma Işını," diye lanetledi Louis.
Ekibine onu ateşleten kendisi olmasına rağmen, şimdi kararından pişmanlık duyuyordu. Davetsiz Misafirlerin onu tuzağa düşürebileceğini düşünmemişti, bu yüzden onu kullanırken fazla düşünmemişti.
Ancak şimdi, sinyal bozucu cihazın etkisi de onu engelliyordu. Sinyal bozucu cihaz kapatılmış olsa da, sinyal bozucu ışın bölgede kalmaya devam ediyor ve menzili içindeki her türlü artifaktı işe yaramaz hale getiriyordu.
Eğer sahip olduğu eserlerden birini kullanabilirse, bu kafesten çıkmak daha kolay olacaktı.
Yeraltı Tesisi'nde dışarıyla iletişim kurmak imkânsızdı.
Louis gözlerini kapatırken, "James bunu halledebilir," demekle yetindi.
Kardeşinden korkmasına rağmen, davetsiz misafirlerin kaçmasına izin vermektense tesise biraz zarar vermeyi tercih ederdi.
Havada süzülmeye başlayan Louis'in vücudunun etrafındaki mana yükselmeye başladı.
Vücudunun etrafındaki aura daha parlak hale geldi ve yumruğunun etrafında yoğunlaştı. Louis'in kullandığı teknik Rothschild Ailesi'nin savaş sanatının bir parçasıydı.
"Pes mi etti? Tom düşündü.
Sayı artık düşmüyordu ve bunu gören Tom biraz rahatlamıştı.
'Bunu yapabiliriz,' diye kendine güvence verdi Tom.
Asher Yönetim Odasını devralmıştı ve Tom da yakında güvenlik sistemini devralmak üzereydi. Tom çalışmaya başladı, ama aniden başka bir uyarı aldı ve gözleri büyüdü.
Birkaç saniye önce havada süzülen Louis Rothschild, yumruğunun etrafında büyük miktarda mana toplarken gözlerini açtı.
Metal kafesin her yerinde mevcut olan bariyere bakarken yumruğunu kaldırdı.
*BOOM*
Yumruğu bir anda yerine oturdu.
Bariyer direnmeye çalışırken mana kıvılcımları belirdi, ancak bariyer anında yok oldu ve yumruğu metal kafeste büyük bir delik açtı.
Hemen metal kafesin dışına çıktı.
Bariyer kırıldığı anda, mana kristallerinin mana sağladığı oda aşırı yüklendi ve kristaller kırıldı. Neredeyse tamamen tükendikleri için, bir patlama yerine Dördüncü ve Üçüncü Seviye boyunca büyük bir mana dalgası gönderildi.
Louis metal zeminde bir çukur bırakarak gözden kaybolurken arkasını döndü. Tek kaçış noktasının Dördüncü Kat girişi olduğunu biliyordu ve onu geçmeleri gerekiyordu.
Ve haklıydı da. Tom girişi açtığında Asher ve Kai'nin oradan kaçmaları gerekiyordu.
Louis Dördüncü Kat'a giden yolu zaten biliyordu, bu yüzden oraya varması yedi saniyeden fazla sürmedi.
"Hâlâ kapalı, ha?" Hâlâ kapalı olan girişe baktı.
O anda Tom girişin etrafındaki güvenlik kamerasını ve Dördüncü Kat Girişinin önünde duran Louis Rothschild'i gördü.
Hemen Asher'la temasa geçti ve ona da aynı şeyi söyledi.
Asher, "Kontrolü ele geçirir geçirmez Dördüncü Kat Girişini aç," dedi.
Onun sözlerini duyan Tom, sadece Asher'in dediğini yapabileceği için isteksizce kabul etti. Ancak ne yazık ki kendisi de içinde bulundukları durumda onlara yardımcı olabilecek herhangi bir yol bilmiyordu.
"Patron, şimdi ne yapacağız?" Kai nefes alış verişini kontrol ederken sordu.
"Dane," Asher nihayet çalışmakta olan iletişim cihazına dokundu.
"Dördüncü Seviyeye girdiğiniz anda Louis Rothschild'e saldırın," dedi Asher.
"Mesafenizi koruyun ve dikkatini çekmeye çalışın ki Üçüncü Seviye'ye geçebilelim." Asher dönüp Kai'ye baktı.
"Bir kez daha dövüşebilirsin, değil mi?" Asher sordu.
"Pek yardımcı olamayacağım," diye yanıtladı Kai.
Böyle bir durumda kendini abartmanın daha sonra onlara zarar vereceğini biliyordu, bu yüzden dürüstçe cevap verdi.
"Elinden geleni yap," dedi Asher.
"Gidelim," dedi Asher ve Kai onu takip etti.
Ama Asher'ın etrafındaki havanın biraz değiştiğini de fark etmemiş değildi.
Bu, Asher'la otelde ilk kez karşılaştığında hissettiklerine benziyordu.
Louis'le yüzleşmeye hazırlanırken Asher'ın gözleri soğudu. Kaçmayı deneyebilecekleri tek yol buydu ve Louis'i yenme şansları olmasa da buradan bir şekilde kaçmaları gerekiyordu.
Louis ayakta durmuş davetsiz misafirleri bekliyordu, çünkü buraya gelmek zorunda olduklarını biliyordu.
İçlerinden birinin garip bir görünmezlik yeteneğine sahip olduğunu bildiğinden Dördüncü Kat Girişi'nin önünde durdu.
Gözleri odaklanmıştı ve mana duyusunu odanın her tarafına yaymıştı.
"Demek sonunda dışarı çıkıyorsunuz?" Louis iki kişinin varlığını hissedince sırıttı.
"Beklemekten yorulmaya başlamıştım," dedi Louis merdivenlerden inip arkasındaki devasa kilitli girişe yaklaşırken.
Louis burada duralı bir dakikadan fazla olmuştu ve sonunda maskeli davetsiz misafirleri bir kez daha gördü.
"Önce birinizi öldürmek istiyordum ama," dedi Louis başını eğip gülümseyerek.
"Sizi hayatta tutacağım, ama bu biraz acı verici olacak," dedi parmak eklemlerini kırarken.
Havadaki basınç artıyordu ama Louis bu kez amacını değiştirmişti. Bu tesisin güvenliğine erişebildiklerini görmek yalnız olmadıklarını doğruluyordu. Daha sonra sorgulamak için ikisine de ihtiyacı vardı.
Louis kaşlarını çatarak döndüğünde arkasından robotik bir ses geldi.
"Bu onların yedeği mi? diye düşündü Louis.
Ama tek bir kılıç ustasının ona doğru atıldığını görünce fazla tahmin yürütmesine gerek kalmadı.
"Tek bir adam mı?" Louis Dane'in saldırısından hemen sıyrılırken, "Tek bir adam mı?" dedi.
Dönerken ayağını kaldırdı ve Dane'in vücuduna bir tekme atarak onu Asher ve Kai'nin arkasındaki duvara uçurdu.
"Sanırım üç kişi ikiden daha iyi olacak," dedi Louis davetsiz misafirlere bakarken.
İlk başta daha fazla olacaklarını düşünmüştü ama peşlerine sadece bir kişinin düştüğünü görünce hepsini canlı yakalaması gerektiğinden emin oldu.
Dane ayağa kalkarken, "Kahretsin, çok güçlü," dedi.
En iyi hızını kullanmıştı ama Louis'in saldırısını kolayca savuşturduğunu görünce aralarındaki güç farkını anladı.
"Bu zor olacak," dedi Dane, Louis'in dikkatini çekmeyi ve Asher ile Kai'ye üçüncü seviyeye geçmek için yeterli zamanı vermeyi başaramazken.
"Hayatta kalmaya çalış," dedi Louis yerinden kaybolup Dane'in önünde belirirken.
Louis onları yarı ölü bir halde bırakıp bırakmadığını umursamıyordu. Onlar hayatta olduğu sürece sorularının yanıtlarını alabilirdi.
Dane gözlerini kısarak Louis'in daha önce üzerinde durduğu zemine çarpan yumruğundan kaçtı.
"İki A Rütbelisi ve bir B Rütbesi altı. Buraya gelmek için fazla aptalsınız." Louis onlara bakarken yumruğunu yerden kaldırdı.
Dane, kendisine başıyla karşılık veren Kai'ye yan gözle baktı.
"Will of the Flames, Come to...." Louis onu fark edince Kai ilahi söylemeye başladı.
"Beni görmezden gelme, piç kurusu," dedi Dane Louis'e doğru koşarken ve onun dikkatini çekerken.
Louis'e doğru hamle yaparken kılıcını yanına çevirdi. Louis'den daha zayıf olmasına rağmen, Louis ilaç yüzünden potansiyelinin en üst seviyesinde değildi.
Ama Louis kaçmak yerine Dane'e doğru hücum ederek aralarındaki mesafeyi kapattı. Dane vuruşunu tamamlayamadan Louis Dane'in karnına bir yumruk indirdi ve onu tekrar uçurdu.
Ama bu sefer Dane kılıcını yere saplayarak duvara çarpmasını engelledi. Sonra bir noktada durarak, büyüsünü henüz bitirmiş olan Kai'ye baktı.
"Alev Katliamı," dedi Kai, yanında birden fazla alev zinciri belirirken ve solgunlaşırken.
Bu şu anda yapabileceği son büyülerden biriydi.
Louis kendisine yaklaşan çeşitli zincirlere bakarken yanından geçen ilk üç zincirden kaçtı ve arkasındaki duvarlara biraz zarar verdi. Ama kaçarken bile onların tüm hareketlerine dikkat ediyordu, bu yüzden Asher Üçüncü Seviye'ye geçmeye çalışmıyordu.
Çünkü bunu yaptığı anda Dane ve Kai yerine Louis ona saldıracaktı ve Louis'den tek bir darbe almak bile onu ciddi şekilde yaralamaya yetecekti.
Birden Dane'in dikkati Louis'den uzaklaştı ve başını sağa çevirip Louis'e doğru ilerleyen Asher'a baktı. Asher'ın buraya gelmeden hemen önce ona söylediklerini hatırladı.
Kendisine mantıklı gelmese de ona karşı gelemeyeceğini biliyordu.
"Bunu kullanmaktan kaçınmayı düşünüyordum," diye düşündü Asher kayıtsız gözleri Louis'e bakarken.