Aetheris; Kaosun Tahtı Bölüm 14 - Karanlık Topraklar ve Yeni Fısıltılar

Gallant İmparatorluğu'nun sarayındaki atmosfer, Miria'nın zaferi ile biraz da olsa rahatlamıştı. Altın işlemelerle süslü duvarlar ve uzun mermer koridorlar, sarayın ihtişamını bir kez daha gözler önüne seriyordu. Büyük toplantı salonunda, imparator ve en üst düzey yetkililer, Miria'dan gelen zafer haberini kutlarken, gerilim yerini belirsiz bir kaygıya bırakmıştı. Odanın merkezinde, İmparator Rhaelion Ren Gallant tahtında oturuyor, etrafında Ogmios, Argus, Morgana ve diğer üst düzey yetkililer, zaferin analizini yapıyorlardı.

Ogmios, beyaz büyü kulesinin üstadı olarak, zaferi övse de arka planda başka bir şeyin olduğunu görmüştü. Uzun yıllardır imparatorluğun en güçlü büyücüsü olarak, bu detay onu bile endişlendirmişti.

Ogmios, kaşlarını çatarak Dük Miriam'ın raporunda fark ettiği detayı açıkladı. "Dük Miriam'ın zaferi, şüphesiz ki imparatorluğumuz için büyük bir kazanç. Ancak, herkesin gözünden kaçan bir detay var: Aries savaşa katılmadı. Gözcülerin raporlarına göre, nerede olduğu bilinmiyor. Bu durum, bizim açımızdan ciddi bir tehdit oluşturuyor."

Argus, sert bakışlarla konuşmaya başladı. Argus, stratejik zekasıyla tanınan bir figür ve her şeyin ardındaki derin anlamları görebilen bir liderdi. Ogmios'un söylediklerinin doğru olduğunu kabul ediyordu ama daha fazlası vardı. "Bu gerçekten önemli bir detay, Ogmios. Şimdiye kadar imparatorluğumuza ait şehirlere, kalelere ve kasabalara büyük zararlar veren, yakıp yıkan, ortalığı kasıp kavuran Kara Elfler değildi. Aries'ti. Bu odadaki herkes onun gücünü birinci elden tattı. Şimdi, onun kaybolması, hayra alamet değil. Ancak casuslarımın raporu, sadece onun kaybolduğunu söylüyor. Kara elf ordusu ve Aries'in yanın da bulunan üst düzey komutanları, Fenrin ve Liraz'ın, kara elf ordusu ile birlikte Oliar'ın doğusuna çekildiklerini yazıyor. Miria'daki zafer, mutlak değildi. Geri çekilmelerini sağlayan her ne ise, Aries'in onlardan ayrılmasına sebep olmuş."

Aries ile Gundwill de ki çarpışmasını hatırlayan Ogmios'un yüzü düştü. Bu anı onun için tam bir fiyaskoydu. "Evet, doğru. Aries'in kaybolmuş olması ve kara elflerin doğuya çekilmesi diğer pek çok tehdidi gündeme getiriyor. Cadia İmparatorluğu'nun, Aries'in yokluğunda daha cesur hareket etmesi muhtemel. Şimdiye kadar ondan korktukları için hamle yapamasalar da artık Aries ve kara elf ordusu geri çekildi. Bir hamle yapmaları muhtemel. Valenor'a yapılan tacizlerin artmış olması da bu durumu güçlendiriyor. Ecyad Kalesi'nde büyük bir ordu toplandığına dair gelen raporlarda bu iddiamı kanıtlıyor. Cadia, bir kez daha Valenor'u ele geçirmeye çalışacak ve bu sefer onları durduracak kalelerimiz ve lejyonlarımız yok. Bu bizim için büyük bir kayıp olabilir."

Morgana ise, tüm konuşmaları sessizce dinleyerek, derin düşüncelere daldı. Morgana'nın aklındaki tek şey, Aries'in kaybolmuş olmasının kendisi için ne anlama geldiğiydi. Aries'in kimliğini ve geçmişini öğrendiğin de kendisini suçlu hissetmişti. Onun yerinde olsaydı kendisi ne yapardı emin olamıyordu. Özellikle Ogmios'un sırrını öğrenmesi, Aries hakkındaki düşüncelerini tamamen karmaşıklaştırıyordu. Ne yapması gerektiğinden emin değildi ancak yine de o çocuğun yüzbinlerce masumu katlettiği gerçeğini de kabullenecek değildi. Gerçekten de bir kez daha her şey değişiyordu.

Morgana bu düşüncelerden sıyrılarak mevcut durumu düşündü. Henüz bir çırakken, Valenor ovalarından, Ecyad Çölüne kadar pek çok noktada Cadia ile kılıç çarpıştırmıştı. Cadia ve Gallant yüzlerce yıldır birbirlerine bastırılamayan düşmanlık besliyorlardı. Cadia'yı az biraz tanıdıysa, temkinli davranmaktan ödün vermeyeceklerdir. Eğer Ecyad'da bir ordu toplayarak Valenoru işgal etme niyetindelerse, bunun için güvendikleri bir sebebi olmalıydı. Evet, Valenor Aries tarafından tahrip edilmişti, son belirlemelere göre yüzbinlerce insan öldürülmüştü, ancak şehir tam anlamıyla yıkılmamıştı. Valenorun bu savunmasız durumu çoğu ulusu cezbetse de Cadia, buna kanarak İmparatorluğa savaş açacak kadar dikkatsiz değildi. Valenorun kuzeyin de Sapir hala sapasağlamdı ve Aries ilginç bir şekilde oraya saldırmamıştı. Sapir de Batı da ki Yarı-insan kabileleri, devleri ve Psiforları baskı altında tutan lejyonlar hazır da bekliyordu. Eğer Cadia, Valenora bir hamle yaparsa, Argus, Ogmios gibi güçlerin yanı sıra, Sapirdeki lejyonlar da Valenoru savunmak için harekete geçerdi.

Bunun üzerine Morgana daha kapsamlı düşünmeye çalışarak bir başka tehdit daha aklına gelerek konuşmaya dahil oldu. "Cadia'nın saldırıları sadece bir başlangıç olabilir. Kuzeydeki isyanlar da giderek daha fazla güç kazanıyor. Renoire isyancılarının önderliğindeki kuzey isyanı, artık sadece ufak çaplı gerilla savaşlarından ibaret değil, orada da büyük bir hareketlilik var. Cadia'nın kuzeyli isyancılara gizlice yardım ettiğine dair raporlar var. Benim İmparatorluktan birinin bu isyanları körüklediğine ve Cadia ile iş birliği yaptığına dair şüphem var. "

Herkes bu olasılığı düşünmeye başladı ancak ilk cevap veren Argus oldu. ''Casuslarımız, Kuzeyli isyancıların toplanarak düzenli bir ordu haline geldiğini söylüyor. İmparatorluktan birisinin bu işin içinde olması muhtemel ancak görünüşte Oliar'ın düşmesi, onları harekete geçmeye teşvik etti. Ancak öğrendiğimiz kadarıyla Aries'in kimliğini bilmiyorlar ve bu bizim için iyi haber. Eğer Ariesin kimliğini öğrenirlerse ve Kara elf ordusu ile birleşmeye niyetlenirlerse, Cadia bundan geri durmaz. Hatta Batıdaki uluslar bile bunu değerlendirmekte gecikmez. Eğer Aries, kuzeye giderek isyancıların kontrolünü eline alırsa bu imparatorluk için bir felaket olur. Aries'in kimliğiyle, imparatorluğa karşı gelmeye cüret edemeyen bazı kuzeyliler bile bize karşı gelir. Benim görüşüm, İsyanı bastırmak için Larkan da ki lejyonlar harekete geçsin. Kuzey de isyanı bastırmaya çalışan lejyonlarımız çok kayıp verdi. Larkan'dan gidecek desteklerler, isyancılara sürpriz unsuru ile büyük bir darbe vurabilir. Ayrıca Sapir de konuşlanan Lejyonların yarısını Valenora kaydıralım. Ben bizzat o lejyonlara önderlik edeceğim. Benim varlığımla Cadia, saldırmak için bir kez daha düşünmek zorunda kalacaktır. Morgana ise Larkan'a giderek, Dük Halmarla beraber kuzeydeki isyancıları baskılar.'' Eliyle çenesini okşarken konuşan Argus, bir süre planlarını düşünerek, Ogmiosa döndü. ''Üstad Ogmios, Senin burada kalıp Heliosu koruman lazım, ancak Kayıp Aries'i arama görevini de sen üstlenmelisin. 4. Sütun Devonun deneylerine devam etmesi önemli. Bu yüzden bu görevi siz üstlenmelisiniz.'' Argus konuşmasını bitirince herkes önerilen bu planları düşünerek bir süre sonra onayladılar.

İmparator Rhaelion, bu tartışmanın sonuna gelindiğini düşünerek derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. Konuştuğunda, sesi odada yankılandı.

"O zaman, yapmamız gereken şeyler Başkomutan Argus'un önerisiyle, öncelikli olarak Aries'in kayboluşunu araştırmak. İkincisi, Cadia ve Ecyad Kalesi'nin hareketlerini takip etmek. Miria'daki zafer, bizlere yalnızca geçici bir rahatlama sağladı, bunun gafletine kapılmayalım. Kuzey'deki isyanlara karşı da Morgana'ya güveniyor olacağız. Ayrıca Ogmios, bu zamanı iyi değerlendirip kahramanı hazırlamak için kullanalım. Rona eğitimlerini bir üst seviyeye çıkarmalı. Hepinizden beklentim tüm bu tehditler için elinizden geleni yapmanız. İmparatorluğumuzun üzerinden pek çok rüzgâr esti geçti, bu sefer ki rüzgâr çok daha şiddetli olsa da bizi yıkmaya yetmeyecek!" İmparatorun konuşmasının bitmesiyle hepsi diz çökerek ''İmparator Çok Yaşa! Gallant İmparatorluğu Helian'ın ışığı altında ilelebet parlamaya devam edecek! '' Diyerek aldıkları görevlere dağıldı.

***

Kuzey Toprakları,

Eski Renoire Krallığı, Elnar Şehri Yakınları

Kuzeyin karla kaplı vadilerinde, Renoire İsyancılarının liderleri gizli bir toplantıda bir araya gelmişti. Üzerlerinde kalın pelerinler ve sert bakışlarla, odadaki herkesin dikkati masanın başında oturan isyan lideri Durhain'e odaklanmıştı. Durhain'in önünde Renoire krallığının eski bir haritası vardı, fakat bakışları haritadan çok daha uzak bir şeye odaklanmış gibiydi.

"Aries… Bu kişi dedikleri kadar güçlüyse, neden burada değil?" dedi masanın ucundaki genç bir lider. "Gallant'ın yüreğini delip geçiyor, fakat biz burada hâlâ küçük çaplı saldırılarla yetiniyoruz."

Durhain, genç lidere doğru eğilerek ağır bir tonla konuştu. "Aries'in kim olduğunu bilmiyoruz. Leydi'nin söylediğine göre imparatorluğa diz çöktürmeye başladığı. Eğer onun yaptıklarını kendi lehimize çeviremezsek, kuzeydeki mücadelemiz yalnızca boş bir çaba olacak."

"Peki ya o bir canavarsa?" dedi diğer bir lider olan yaşlı kadın. "Bize katılsa bile onun yöntemlerini kabul edersek, Renoire'in gururunu ve onurunu kaybetmez miyiz?"

Bu konuşmalar sırasında, grubun arka sıralarında oturan bir gölge dikkatle onları izliyordu. Bu kişi, Aries'in kimliğini bilen nadir kişilerden biriydi, fakat şimdilik sessiz kalmayı tercih etti. Çünkü Aries'in kimliğini açıklamak, isyanın gidişatını tamamen değiştirebilirdi. Ve bu kişi, gidişatın değişmesini istemiyordu.

***

Asuan, Cadia İmparatorluğu

Gallant sınırlarının hemen güneyinde, Cadia İmparatorluğu'nun Asuan şehrinde bir savaş konseyi toplanmıştı. Büyük salon, kireç taşından yapılmış sütunlarla çevriliydi ve masanın başında oturan General Althar, kararlı bir yüz ifadesiyle haritaya bakıyordu.

"Gallant İmparatorluğu zayıflıyor," dedi Althar, salondakilere dönerek. "Renoire'de isyanlar, Aries ve Kara elf ordusunun saldırıları ve güneydeki savunmasız topraklar… Şimdi harekete geçme zamanıdır."

Bir diğer general, "Ama Aries yüzünden planlarımız risk altında" diye itiraz etti. "Valenor neredeyse yok edildi. İmparatorluğun kudretli güçleri bile onu yenemedi. Onun ne kadar güçlü olduğunu gördük."

Althar, elini masaya vurarak itirazı bastırdı. "Aries, bizim sorunumuz değil. Gallant'a olan nefreti bizim için bir araç olabilir. Onun Miria'daki yenilgisinden faydalanacağız, Valenordan, Miria'ya kadar imparatorluğun tek bir sağlam kalesi kalmadı. Casularımız Sapir'in saldırıya uğramadığını belirtse de Batıdaki üç ulus da imparatorluğu gözlemliyor. Therion şimdiden İmparatorluk sınırında birkaç hamle yaptı. Eğer biz saldırırsak, onlarda harekete geçecektir. Gallant, Aries'in yenilgisini kutlarken, biz onların bu zaferini kursaklarında bırakacağız. Unutmayın ki asıl hedefimiz Gallant'ı tamamen devirmektir."

Cadia'nın liderleri arasında Aries'in tehdidine karşı farklı görüşler olsa da çoğu Althar'ın planlarına katılıyordu. Onlar için Gallant İmparatorluğu'nun çöküşü, Cadia'nın yükselişi demekti.

***

Gallant İmparatorluğu, Larkan Düklüğü

İmparatorluğun kuzeyindeki Larkan, yıllarca süren isyanlarla ve istilalarla sınanmış olsa da hâlâ dimdik ayakta duruyor ve imparatorluğun kalelerinden biri olmaya devam ediyordu. Siyah taşlardan yapılmış yüksek duvarlarla çevrili kale, karlı dağların zirvesine yerleşmişti ve kuzey yolunun tüm geçişini kontrol etmekteydi. Buradan geçmek, Larkan'ın izni olmadan neredeyse imkânsız gibiydi.

Kale hem savunma hem de prestij açısından büyük bir öneme sahipti. Merkezdeki devasa şato, adeta dağları ve kasvetli kış manzaralarını göğüslemiş gibi gururla yükseliyordu. Şatonun iç surlarından dışarıya doğru yayılan geniş şehir hem sakin hem de savaşçı bir toplumun harmanlandığı bir yerdi. Burada her adımda, geçmişin derin izleriyle karşılaşmak mümkündü.

Şatonun penceresinden yağan karı izleyen kadın, beyaz saçları ve ametist gözleriyle, derin bir yalnızlık içinde kararmış dünyaya bakıyordu. Yavaşça şarabını yudumladı, ancak gözleri karanlıkta kaybolduğunda, zihninde başka bir dünyaya adım atıyordu.

Arkasındaki diz çökmüş adam, suskun bir şekilde raporunu verirken, kadının içindeki titrek hırslar bir anda canlandı.

''Leydim, isyancılar, emrettiğiniz üzere birleşiyor. Cadia'lıların gönderdiği silah ve erzaklar birkaç güne ulaşacak. Yakında harekete geçeceklerini bildirdiler.''

Kadın, şarap kadehini yavaşça masaya koydu, ancak gözleri hala karanlıkta kaybolmuştu. Arka planda bir şey daha vardı, bir şeyin eksik olduğu duygusu, geçmişten gelen bir kayıp. Bir şeyin ya da birinin peşinden gitme arzusu.

''Aries denen o şahıstan bir haber var mı?'' diye sordu, sesi ise bir emir kadar keskin ve soğuktu.

Adam, başını kaldırmadan cevap verdi. ''Hayır, leydim. Miria'daki savaşa katılmadığı bildirildi. Nerede olduğu bilinmiyor. Kara Elf ordusu şimdilik Miriadan çekildi.''

Kadın derin bir iç çekti, ancak yüzünde en ufak bir değişiklik olmadı. Gözleri hala dışarıdaki karı izliyor, ama zihninde bir yerlerde, bir adım daha yaklaşılması gerektiği düşüncesi vardı.

''Onun nerede olduğunu öğrenin.''

O eski ismin hatırlanışı, içindeki huzursuzluğun bir parçasıydı. ''Aries…'' O eski yüz, onun geçmişinin acı dolu anılarıyla beraber geliyordu. Kendi geçmişinin bir parçası, hâlâ kaybolmuş ve izini sürebileceği bir şeyin eksikliğiyle doluydu. Kendi elleriyle kaybettiği zamanlar, şimdi her gün biraz daha ağırlaşıyor, yeniden çözülmeyi bekliyordu.

Tüm bunlar, yalnızca bir kayıptı ve bu kayıpların üzerinde bir ışık arıyordu.

Adam, biraz daha bekledikten sonra, saygıyla başını eğdi ve sessizce geri çekildi. Kadın şarap kadehini tekrar doldurdu, gözleri hâlâ uzaklara dalmıştı, fakat kalbinin derinliklerinde, bir düşüncenin yankısı yankılanıyordu. ''Oğlum, bir gün tahta oturacak. İntikamım böylece son bulacak…'

Zihninde bu düşünce bir yankı gibi çınlarken, kadının gözleri kararmış dünyaya kayboldu. Onun içindeki hırsın, ruhundaki karanlığın, hala bir yerlerde kendi yerini aradığını hissediyordu. Ve bu yolculuk, her şeyin başlangıcıydı.

Bir hata mı var? Şimdi bildir! Papara: 1733808570(Tıkla, Kopyala)
Yorumlar

Yorumlar

Novel Türk Yükleniyor