Paraxis Oyunları Bölüm 10

"Huh, ne kadar kaldı? "

"Yaklaşık bir kilometre. "

"Peki saat? "

"7:12. Bu hızla 7:20 civarında varırız. "

"Peki varınca ne yapacağız Marto? Bir planın var mı? "

"..."

Marto suyundan bir yudum daha aldıktan sonra diğerlerine bakınmaya başladı. 9 kişilik bir grupla çorak toprakların olduğu gepgeniş bir arazide çok ilerimizde dikili uzun kuleye doğru ilerliyorduk. Hikayeli RPG oyunları gibi değil mi? Bir gruba hükmedip maceralar yaşadığın.

"Hey! Hadi yola koyulalım! " diyor Gooru ileriye bakarken.

"Gooru haklı. Zaman daralıyor. " diyen Kaito oturduğu kayadan aşağı atlıyor.

Böylelikle devam ediyoruz. Etraf sadece çoraklaşmış topraklarla dolu değil, bazen kuru otlar ve zar zor yaşayan ağaçlar da göze çarpıyor. Yanından geçtiğimiz yıkılmaya yüz tutmuş tahta kulübeler de var. Birisi gözüme çarpıyor nedense. Sanki o kadar da ölü değil gibi. Bir garip hissettiriyor.

"Kataki Abi, orada bir şey var. "

"Ha, ne demeye çalışıyorsun? "

"Bir şekilde oradan Ki sızıyor. " diyor Jinwoo küpün üstünde otururken. Marto tekerlekli sandalyesini kırdığı için pişmanlık duymuş olmalı ve onu üzerinde oturabileceği bir küple taşıyor. Beni de baygınken böyle taşımışlardı.

"Evet, orada cidden bir şey var. Gidip bakacak vaktimiz var mı Marto? "

"45 dakikamız kaldı ve 600 metre kadar var. Hızlı olursak yapabiliriz. Silahlanın. " herkes sahip olduğu silahlarını veya Ki'sini kuşanıyor. Silahsız olanlar ise geride yürüyorlar (Gooru hariç). Uzun ince kılıcımı kınından çıkarıyorum ve diğerlerini takip ediyorum. Kulübeye yaklaştıkça his bir anda kesiliyor. Yürümeye devam ediyoruz ve kapıya varıyoruz. Ahşaptan kapı üzerindeki mavi silik boyasıyla hayata tutunmaya çalışırken aksine yeni diyebilinecek bir kapı kulpu var. Sarı metalin üstünde elimi gezdiriyorum. O sırada arkamdaki Marto konuşuyor. Takımın kaptanı olarak anılıyor resmen.

"İçeride her ne varsa Ki kesildiğine göre sesimizi duymuş olmalı, bu yüzden dikkatli olmalıyız-

"Ho çekil şurdan be, zaten saklanacak adam cesur olup bize mi saldıracak. " diyip beni itiyor Gooru. Elini kabaca koyduğu kapı kulpunu sertçe açıp içeri dalıyor. Etraf karanlık. Bir kaç yavaş adım atan Gooru bir anda duruyor. Duruyor çünkü boynuna dayanmış bir bıçak var.

"Kımıldama."

Diğerleri arkamda oldukları için göremediler ama kadın ani hareketiyle bıçağıyla Gooru'yu rehin almıştı. Gooru bize doğru dönüp kaşlarını çatıyor. Birimiz rehin alındı ve daha kaç kişi olduklarını bile bilmiyoruz. Eğer eşit sayıdaysak en az bir kaçımız bu kavgada ölür, bu yüzden kavgadan kaçınmalıyız. Parlak komando tipi bıçak hafifçe titriyor. Belli ki kadın böyle şeylere alışkın biri değil.

"Gidin buradan. Çabuk gidin buradan."

Marto durumu dikkatli bakışlarıyla düşünüyor ve kararını veriyor.

"Hayır."

NE! Herkesin gözü Marto'da ve Gooru da söylediği sözlere öfkeyle bakıyor. Aslında biraz düşününce en doğru karak bu olsa gerek. Eğer tamam gibi bir cevap verseydi uzaklaşsak bile Gooru'yu bırakmazlardı. Böyle bir durumda ellerine büyük bir koz vermiş olurduk. Ve kadının elleri daha da titriyor. Bu seferki titremeler duygu durumundan dolayı olmalı.

"E-eğer gitmezseniz sekizimiz de sizi kolayca alt ederiz. 10 metre uzaklaşın ve arkadaşınızı da size geri göndereli-

"Cidden 8 kişi olduğunuza inanacağımı falan mı zannettin, Ha. " diyor Marto. Şah Mat.

Kadının elleri daha da titrerken Gooru'nun saldırmaya hazırlandığını görüyor.

"P-pekala." bıçağını rehinenin boynundan çekip yavaşça geri çekilirken Gooru aniden kadını yere yatırıyor.

"SENİ ALÇAK KARI! BENİ ÖLDÜREBİLECEĞİNİ MI SANDIN HA!"

Diyor öfkeyle. Kadın ise yerde ağlamak üzere gibi. Grupla İçeri girerken koridorun yıkılmış duvarının ardında yere yığılmış yaralı adama bakıyorum. Üstü başı kan içinde, çünkü bir kolu yerinde yok. Sadece o da değil, onun dışında beşten fazla ceset de yerde uzuvlarının yarısını kaybetmiş biçimde. Berbat bir senaryo yaşanmış olmalı.

"Onun üzerinden çekil Gooru. " diyor Marto.

"HA, NEDEN YAPACAKMIŞIM- " Marto kaşlarını çatıp yüzüne bakıyor. "Pekala.. " diyip üzerinden çekiliyor.

Kadın korkudan küçük dilini yutmuş gibi ayağa kalkıyor ve yere düşürdüğü bıçağını bulmaya çalışıyor.

"Ne oldu burada? " diyor Samantha.

Kadın ise bıçağını bulup yaralı adamın yanına gidiyor. Kulağına bir şeyler fısıldıyor sanki. Adam ise zar zor açık tuttuğu gözleriyle işaret ederek onaylıyor. Bunun üzerine kadın daha resmi bir ifade takınıp yanımıza geliyor.

"Size kendimi tanıtmamıştım, ben Meya. "

"Marto. Burada neler oldu? "

Yutkunuyor. " Biz kilise grubu olarak Thomas'ın evine gelmiştik. İlk oyun başladıktan sonra her yer kaosa döndü ve kapıları açıp dışarı çıkamadık. Yarımızın ölmesi gerektiği yazıyordu, bu yüzden bir çoğumuz günah işleyerek diğerlerini öldürdü. Bu sırada ben yatağın altında Peder Thomas'la saklanıyordum. Her yeri kan götürüyordu. S-sonra oyunun bittiğini söyleyen bir yazı ve aniden kırılan bir kapı sesi geldi... " Meya bunları anlatırken gözlerin kaçırıyordu. "Aşağıdan bir bağırış sesi ve yıkılma sesi geldi, ve bir sessizlik çöktü. Herkes aniden susmuştu! Bir süre sonra Thomas aşağıyı kontrol etmek için ineceğini ve asla bir yere gitmememi tembihledi. Thomas merdivenleri geçtiğinde birisi, Birisinin Saldırısına Uğradı ve kolunu kaybetti! Aşağı indiğimde... " ağlamamak için kendini zor tutuyordu. "H-herkes.. Ö-ölmüştü.. Sadece Thomas ve ben... V-ve bir de o adam ayrılmadan önce bizim onun ekibine layık olmadığımızı söyledi. "

Diyip burnunu çekiyor kadın. Seğiren gözleri ve akan burnuna bakıyorum. Berbat bir durum olmalı. Kadın konuşmasının ardından aramızdan ayrılıp Thomas'a gidiyor.

"İyileşeceksin Thomas. Sorun değil, iyi olacaksın. " diyor ellerini sol kolundan geriye kalanlara koymuşken. O kadar fazla kan kaybetmiş ki her taraf kuru bir koyu lekeyle kaplanmış. Kadın ellerini biraz daha uzakta tutup bir şeyler yapıyor. Kulübeye yaklaşırken hissettiğim hisle aynı bu. Göremiyorum ama dikkatlice baktığımda ellerinin altındaki havanın azıcık da olsa büküldüğünü hissedebiliyorum.

[YENİ YETENEK ELDE EDİLDİ : {6.His Lv.1} ]

6. Duyu? Sanırım bu hissettiğim enerjiye o kadar odaklandım ki artık görmeden bile hissedebiliyorum. Kim Jinwoo, Kaito ve Samantha dikkatle olanlara bakıyor.

"Gizli İyileşim Lv.2 mi? " diyor Samantha gözlerinin önünde duran Panele bakarken.

"Bu yeteneği nereden öğrendin? " diyor Marto.

"B-bilmiyorum. Olaylar başladığında Yetenek Paneli diye bir ekranda bu yazıyordu. Ne olduğunu çözdüğümde ve Thomas'ın üzerinde bir kaç dakika kullandığımda seviye atladı. Kan akışını durdurmayı başardı ama yarasını tamamen iyileştiremedi. V-ve bu gidişle iltihap kaparsa.... K-kaparsa.. " diyor Meya.

"Belki onun için bir şeyler yapabiliriz-

"Yapamayız Samantha, zaman daralıyor. "

"A-ama onu burada bırakırsak olacakları biliyoruz. "

"Eğer burada durmaya devam eder ve saat 8'e kadar sığınacak bir yer bulamazsak bize de olacakları biliyoruz. "

"B-bir yolu yok mu... İnsanların hayatları bu kadar mı değersiz? "

Marto ve yakınındakiler çıkmak için hazırlanıyorlar. Herkes üzgün bir yüzle umudunu kaybetmişken Meya'nın bilinci çok fazla Ki kullanmaktan tükeniyor gibi görünüyor...

"Bir Yolu Var! "

Herkes aniden konuşan bana bakıyor.

"Meya, o adam size ekibine katılmaktan bahsetmemiş miydi ha? "

"E-evet. Neden? "

"Eğer o adamın dediği gibi bir şey gerçekten var ise sen de bizim ekibimize katılabilirsin, haksız mıyım Loyd Baryus? "

Loyd Baryus sabahtan beridir saklandığı çatı katının tahtalarının arasından aşağı atlıyor ve havada duruyor.

"Meeehhh, sırrı çözen 3. Kişisin Kataki. Pekala, kurallar şöyle ki iki takım birleşebilir ancak ortaya çıkacak takımın maksimum kişi sayısı 20 kişidir. Aynı zamanda bir daha takımından ayrılamaz ve takımı tamamen ölse bile yeni bir takıma katılamaz. Ve bir de sizin için takımınıza yeni bir Kaptan belirlemelisiniz. Kaptan ise en az 5 kişinin aynı kişiyi oylamasıyla değiştirilebilir. Eğer Kaptan ölürse takım da yeni Kaptan seçemez. Nasıl kurallar ha? Mueheehhe. "

Tam bir piç...

"Pekala, Kaptan adaylarımız? "

Katılmak istemiyorum. Sonuçta ne Ki görebiliyorum, ne de bir gruba liderlik edebilecek niteliğe sahibim. (Özgüvensiz Kataki) Karşıma çıkan panelde aday listesi var. İki kişinin ismini görüyorum. Birisi tahmin edebilinecek şekilde Marto, diğeri ise Gooru.

"HAH! BANA OY VERİN YA DA GEBERİN EZİKLER! ZUHAHAHAHAHA! " diyor Gooru. Yo Dojin yan gözle utanmış gibi Gooru'ya bakıyor....

[Yeni Takım Kaptanı'nız : Marto Morita

7 Oy

----------------------------- ----------------------------

Diğer Aday : Gooru Tonoka

2 Oy ]

Marto Kaptan olur olmaz karşısındaki panelde bir kaç tuşa basıyor ve hem Thomas'ın hem de Meya'nın karşısında iki panel oluşuyor. Meya okuduktan sonra bize bakıyor.

"Şey, emin misiniz... "

"Neden emin olmayalım ki? " diyor Nou.

"Bilirsiniz. İki boğaz daha eklenecek size. Birisi yaralı, diğeri ise korkağın teki... "

Elimi Meya'ya uzatıyorum. Şaşkınca bana bakıyor.

"Bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz Meya. Eğer hiç birimiz başkalarını düşünmeseydi şu an buralarda olur muyduk? "

Meya gülümsüyor ve elimi tutup ayağa kalkıyor. İki panel de onaylama tuşuna basılıyor ve Thomas'ı Marto'nun küpüne yatırıp yola koyuluyoruz. Artık 10 kişiyiz. Saat 7:24 ve hedef belli. Radyo Kulesi'ne doğru yola koyuluyoruz.

Bir hata mı var? Şimdi bildir! Papara: 1733808570(Tıkla, Kopyala)
Yorumlar

Yorumlar

Novel Türk Yükleniyor